KALP ve DAMAR SAĞLIĞNIZI İHMAL ETMEYİN

Varis nedir?
Toplardamarların genişlemesi, varis olarak adlandırılır. Varis,
damarlar içinde bulunan kapaklar, kanın geri kaçmasına engel olamadıklarında,
geri kaçan kan, damarların genişlemesine ve zamanla kıvrım kıvrım olmalarına
neden olur. Toplumun yaklaşık yarısında varis görülür.
Varisin nedenleri nelerdir?
Varis, damar yapısındaki bozukluktan kaynaklanır. Bir başka deyişle,
varis ırsidir. Ailenizde varis varsa, sizde de olma olasılığı yüksektir.
Genetik yatkınlığı olan kişilerde damarlar daha ince, daha zayıf ve dolayısıyla
kolay genişleyebilir haldedir. Buna ek olarak, özellikle ayakta ya da
hareketsiz çalışan kişilerde (öğretmen, tezgahtar, cerrah gibi) varis görülme
olasılığı daha yüksektir.
Varis en çok nerede görülür ve tanısı nasıl konur?
Bacaklar vücudumuzun alt bölümünde yer aldıklarından en fazla varis
bacaklarda görülür. Varis tanısı, öncelikle kalp ve damar cerrahisi uzmanı bir
hekim tarafından yapılan detaylı bir muayene ile konur. Ardından günümüzde en
sık kullanılan ve varis tanısında altın standart olarak kabul edilen renkli
“doppler ultrasonografi” yapılır. Bu yöntemde, ses dalgaları aracılığıyla
toplardamarların yapısı, içlerinde pıhtılaşma olup olmadığı, kan akım hızı ve
yönü saptanır. Doppler ultrasonografinin herhangi bir tehlikesi yoktur, X ışını
içermediği için vücuda zarar vermez ve ağrıya neden olmaz. Doppler
ultrasonografi;
- hastalığın gerçek nedeninin,
- operasyonun gerekli olup olmadığının,
- ne tip bir operasyonun uygun olduğunun,
- operasyonun nereden yapılacağının,
- tedavinin başarı şansının ve
- varisin tekrar etme olasılığının saptanmasını sağlar.
Bazı özel durumlarda, “venografi” adı verilen, damar içine ilaç
verilerek damarların radyolojik olarak görüntülenmesini sağlayan yöntem de
tanıda kullanılabilir.
Varis hangi şikayetlere yol açar?
Varis, bacaklarda:
• Estetik olmayan bir
görünüm,
• Ağrı (özellikle ayakta
durmakla artar),
• Tam olarak “ağrı”
şeklinde tarif edilemeyen huzursuzluk hissi,
• Çabuk yorulma ve
ağırlık hissi,
• Yanma,
• Gece krampları gibi şikayetlere
neden olur.
Bu şikayetler varisin erken evrelerinde genellikle uzun süre ayakta
durmakla başlar ve kısa süre dinlenmeyle geçer, varis ilerledikçe daha kısa
süre ayakta kalmakla başlar ve daha uzun süre dinlenme gerektirir.
Varis tipleri nelerdir?
Temel olarak 3 varis tipi vardır. Tedavi edilmeyen her varis büyüyerek
estetik problemlere ve belirgin şikayetlere yol açacaktır.
Kılcal varisler (telenjiektazi):
1-2 mm çapında, pembe-kırmızı renkte, bazen örümcek ağı şeklinde olan
ince varislerdir. Bacaklarda estetik olmayan bir görünüme yol açarlar.
Özellikle yaygın olduklarında ağrı, sızlama ve kaşınma gibi şikayetlere yol
açabilirler. Tedavi edilmeyen vakalarda, cilde yapışarak şiddetli kanamalara
neden olabilirler.
Orta boy varis (retiküler varis):
Ciltten hafif çıkıntı yapan, koyu yeşil-mor renkli, çapları 2-3 mm
arasında değişen kıvrımlı varislerdir. Estetik kaygıların yanı sıra; bacak
ağrısı, yanma, ısı artışı, gece krampları, uzun süre ayakta kalmakla oluşan
bacak ödemi gibi şikayetlere eden olabilirler.
Büyük varisler:
Çapları 4 mm veya daha fazla olan, sıklıkla yeşil renkte, ciltten
belirgin derecede kabarık; ağrı, yanma, gece krampları, ağırlık hissi ve çabuk
yorulma gibi çok sayıda şikayete yol açan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken varislerdir.
Varis tedavi edilmezse ne olur?
• Başta ağrı olmak üzere
şikayetler artarak devam eder, gece krampları görülür.
• Daha kısa sürede
yorulmaya başlanır, daha uzun süre dinlenmeye gereksinim duyulur.
• Bacak estetiğini bozan
renk değişiklikleri ve ciltte kahverengiye ulaşabilen boyutta koyulaşma
gözlenir.
• Egzama, iç kanama, dış
kanama, damar enfeksiyonu (tromboflebit) ve tedavisi çok zor olan yaralar
(bacak ülserleri) oluşabilir.
Varis tedavisinde kullanılan yenilikçi ve modern yöntemler
nelerdir?
Varis tedavisinde hangi yöntemin kullanılacağı; varisin nedeni, yapısı,
boyutu gibi kriterlerin ışığında mutlaka bir kalp ve damar cerrahı tarafından
belirlenmelidir.
Dermolazer ablasyon (cilt lazeri):
Dışarıdan lazer enerjisi uygulanarak yüzeyel kılcal varislerin tedavi
edilmesidir.
Radyofrekans ablasyon:
Dışarıdan radyofrekans enerjisiyle yüzeyel kılcal damarların tedavi
edilmesidir.
Skleroterapi (iğne veya köpük tedavisi):
Sıvı veya köpük formundaki özel ilacın damar içine verilerek varisli
damarların büzülmesi ve varislerin tedavi edilmesidir.
Endovenöz lazer ablasyon (damar içi lazer tedavisi):
Fiberoptik bir kateter aracılığıyla, varisli damarın lazer enerjisi ile
yakılarak kapatılması işlemidir. Lazerin, damar duvarını ısıtarak büzmesi ve bu
sayede varisli damarın kapanması sağlanır.
Endovenöz radyofrekans ablasyon (damar içi radyofrekans
tedavisi):
Sıklıkla kullanılan modern varis tedavi yöntemlerinden biridir. Varisli
damar içine yerleştirilen özel kateter aracılığıyla damar duvarına her yönden
uygulanan radyofrekans enerjisi, damarın 120ᵒC sıcaklıkla
ısıtılarak yakılmasını, bu sayede varisli damarın büzüşerek kapanmasını sağlar.
Mini flebektomi (küçük bir cerrahi girişimle varisli
damarların çıkarılması):
Varisli damarların bacaktan çıkarılmasını sağlayan küçük cerrahi
girişimdir. Genellikle, endovenöz radyofrekans ablasyon uygulamasından sonra
kalan varislerin çıkarılması için kullanılır.
Açık damar cerrahisi:
“Açık ameliyat” olarak da bilinen bu yöntem, yenilikçi tedavi
yöntemlerinin geliştirilmesi nedeniyle çok sık tercih edilmemektedir.
Genellikle, çok ilerlemiş varislerin varlığında uygulanır.
Her konuğumuzun varisleri aynı olmadığı gibi tedavileri de standart
değildir, tedavi yöntemi kişiye özel olarak belirlenir. Alanında uzman ve
deneyimli hekimlerimiz, tedavi başarısını artıran en uygun yöntemi uygular.
Varislerin boyutuna, yapısına ve tedaviyi yönlendiren diğer özelliklerine göre
farklı tedavi yöntemleri birlikte de uygulanabilir.
DİKKAT: Her birey birbirinden farklıdır. Bu yüzden tedavi süreci,
planlaması ve sonuçları herkes için farklılık gösterebilir. Burada gördüğünüz
bilgiler genel popülasyonda görülen ortalama değerlendirmelere göre
hazırlanmıştır.
Detay için bizimle Whatsapp üzerinden iletişime geçebilirsiniz:
0530 238 40 56
Seans/Operasyon
Sayısı
Operasyon
Süresi
Anestezi
Hassasiyet
Süreci
İşe
dönme süresi
Tam
İyileşme
Sonuçların
kalıcılığı
Hastanede
kalma süresi
Varis Tedavisinde Endovenöz Radyofrekans (EVRFA) Ablasyon
Endovenöz Radyofrekans Ablasyon (EVRFA) tedavisi, bir radyofrekans
jeneratörü ile oluşturulan enerjinin fiberoptik kateter ile varise yol açan
toplardamar içine iletilmesi ve bu enerjinin damar duvarında yarattığı ısı ve
kontraksiyon sonucunda damar büzülmesi ve kapanması esasına dayanır.
Endovenöz ablasyon teknolojisi, önceleri açık ameliyat uygulana
hastaların neredeyse tamamında, varis tedavisi için son yıllarda gittikçe artan
yaygınlıkta ve yüksek başarı oranıyla kullanılmaktadır.
Endovenöz Radyofrekans Ablasyon (EVRFA) Nasıl Yapılır?
İşleme doppler ultrason ile girişim yapılacak ven ve aynı bacaktaki
toplardamar sistemi değerlendirilerek haritalandırma yapılmasıyla başlanır.
Girişim yapılacak yerden toplardamar kanule edildikten sonra; doppler eşliğinde
RF kateteri vena safena magna boyunca ilerletilerek, venin ana femoral vene
bağlandığı noktadan 2 cm geride kalacak biçimde yerleştirilir. Kateterin
pozisyonu Doppler USG ile belirlendikten sonra, tüm safen ven boyunca ve
çepeçevre veni saracak biçimde tümesan anestezi uygulanır. Anestezi
solüsyonunun, veni tamamen çevrelemesi ve tüm ven uzunluğu boyunca çevre
dokularla arasında bir sıvı yastık oluşturması gerekir. Kateter ile iletilen enerjinin
yoğunlaştığı bölgelerde sıcaklık çok yüksek değerlere ulaşabilmektedir.
Anestezi solüsyonu, hem ağrıyı önleme hem de çevre dokuları yanık riskinden
korumak için dikkatle uygulanmalıdır. Tümesan anestezi uygulamasını takiben
damar çapına göre belirlenen sürede enerji damar duvarına uygulanır. Kateter
ile aktarılan RF enerjisinin damar duvarında yarattığı ısı ve kontraksiyon
sonucunda damar büzülmesi ve kapanması sağlanır.
Görüntü kirliliği ve ağrıya yol açan varis pakeleri EVLA işlemi öncesi
veya sonrasında “mikroflebektomi” yöntemi ile çok küçük insizyonlarla
çıkartılır, genellikle dikiş atılmaz, insizyonlar strip ile kapatılır. İşlem
sonrasında, Doppler USG ile ablasyon uygulanmış olan ven incelenip, tam olarak
oblitere olduğu gösterilmelidir. Daha sonraki kontrollerde de bu ilk Doppler
USG sonucu karşılaştırma amacı ile kullanılır. Son olarak hastanın bacağı
elastik bandajla sarılır.
Endovenöz RF Ablasyon (EVRFA) kimlere yapılamaz?
Hamilelere, bacak atardamar hastalığı olanlara, immobil hastalara,derin
ventrombozu olanlara, kanama veya tromboza eğilimli hastalığı olanlara EVLA
tedavisi uygulanamaz.
Endovenöz RF Ablasyon (EVRFA) tedavisinin yan etkileri
nelerdir?
Yan etkiler klasik cerrahi tedaviye oranla oldukça nadir görülür ve
çoğunlukla kolay tolere edilirler:
• İşlem sonrası ilk
birkaç hafta içinde uyluk bölgesinde hafif bir uyuşukluk ve çekilme hissi
görülebilir ancak kısa zamanda düzelir.
• Flebitis; ciltte
kırmızılık ve hassasiyetle kendisini gösteren ve ağrı kesici ile kolayca
tedavi edilebilen bir durumdur, 3 ila 7
gün içinde tamamen düzelir.
• İşlem bölgesinde morluk
nadiren de olsa görülebilir ve ilk bir hafta içinde düzelir.
• Derin ven trombozu ve
Pulmoner emboli: EVRFA işlemi sonrasında çok nadir görülürler, korunmanın en
iyi yolu erken dönemde mobilize olmak ve uygun varis çorabı giymektir.
• Cilt yanıkları: EVRFA
tedavisinin ilk yıllarında, tümesan anestezinin uygun yapılmadığı hastalarda
sıkça rastlanan bir komplikasyondur ancak günümüzde çok ender rastlanmaktadır.
Endovenöz RF Ablasyon (EVRFA) tedavisinin avantajları nelerdir?
Endovenöz RF ablasyon tedavisi işlemi, yaklaşık 30- 45 dakika kadar
sürer. Klasik cerrahiye nazaran daha az ağrı ve morluk gözlenmesi, kanama veya
yara izi olmaması ile neredeyse hiç infeksiyon olmayışı bu minimal invaziv
yöntemin en önemli avantajlarıdır.
Genellikle, işlem sonrası, hastalar ağrı kesici ihtiyacı duymazlar yada
oldukça az bir ağrı ile günlük aktiviteye dönebilirler. İşlemden sonraki ilk
bir ay için ağır egzersizden (fitness yada ağır kaldırma gibi) kaçınmak işlemin
başarısı açısından önemlidir. Endovenöz RF ablasyon tedavisi, cerrahi bir işlem
gerektirmediği için yara izi veya nedbe dokusu gelişmemekte olup pansumana
ihtiyaç duyulmamaktadır.
Tedavi sonrası ne zaman normal yaşama dönüş
EVRFA tedavisi sonrasında hastanın bacağı elastik bandajla sarılır ve
bacak 1 gün boyunca bandajlı kalır, bandajın çıkarılmasının ardından tam
iyileşme oluşana dek 2-3 haftalık bir periyodda varis çorabı giyilmesi
önerilir. İşlem sonrasında birkaç saat içinde hastanın mobilize olması
sağlanır. Bu yöntem ile tedavi edilen hastalar bir gün sonra normal
aktivitelerine ve iş yaşamlarına dönebilmekte, ağrı kesici ihtiyacı duyulmamaktadır.
Endovenöz RF Ablasyon (EVRFA) tedavisinin başarı oranı nedir?
Şu anki mevcut tüm datalar EVRFA tedavisinin etkin ve güvenilir bir
tedavi yöntemi olduğu yönündedir. Son beş yılda birçok merkez tarafından
yürütülen çalışmalarda EVRFA tedavisinin başarı oranı %95-98 arasında
bildirilmiştir. 2009 senesinde yayınlanan ve varis hastalığı nedeniyle tedavi
edilen 12.320 hastalık dev bir Meta-Analizde EVRFA tedavisinin başarı oranı %94
iken klasik cerrahi tedavinin başarı oranı %77’lerde kalmıştır.
Damarımın EVRFA ile kapatılması ilerde sorun yaratır mı?
Bacaktaki Safen toplardamarları bypass ameliyatında kullanılabilir,
ancak bunun için normal çapta olmaları gerekir. Oysa varis hastalarında bu
damarlar genellikle çok genişlemiş ve kalınlaşmıştır. Bu tür damarlar koroner
bypass ameliyatı için uygun değildir. Ayrıca günümüzde koroner bypass
ameliyatında Safen damarlarından başka göğüs atardamarı, kol atardamarı
kullanılmakta ve başarılı sonuçlar alınmaktadır. Bu nedenle varis hastalarının
ileride doğabilecek kalp problemlerini düşünerek bir an önce tedavi olmaları
bypass ameliyatı için kullanılabilecek damar kalmasını da sağlar.